24 Mayıs 2005 Salı

"Dünyanın yeni güç merkezi" teorim.

anahtar sözcükler: ekonomik yön, gelişme, teori

Dünyanın gelişiminde hep, bir bölge diğer bölgelerden ekonomi ve kültür olarak daha ileride olmuş, sonra zamanla bu liderliği gelişen başka ülkelere kaptırmış.

Bu hangi gelişmeye bağlı olarak ve neye göre, neresi tüm toplumlara şekil verecek kadar ileri gitmiş, bilinen tarih içinde bulabileceğimiz bir konu. Geriye dönük olarak incelediğimizde çeşitli gelişmelerin lider yaptığı ülkeleri kolaylıkla bulabiliriz.

Gelelim benim saçma da olsa teorime…

İlk uygarlıklar Çin'den Mısır'a giden bir yol izlemiş ve modern toplumların ilk çağlarında Çin, Hindistan ardından Mısır liderliğe oturmuş.
Peki sonra? Persler ve Akdeniz'de Roma İmparatorluğu arkasından da Osmanlı İmparatorluğu yani doğudan batıya gelmeye başlıyoruz...

Devam edelim...

Avrupa bunların en arkasına eklenince olay devam ediyor ve İngiltere'den, İspanya'dan, Portekiz'den yeni kıtaya atlıyoruz, geldik Amerika'ya. Oradan daha da batıya gidersek bu sefer doğunun başladığı yere geçiyoruz.

Yani dünyanın etrafında bir tur attık.

Şimdi son 20 yıla bakınca Japonya'yı bu bölgeden hemen ayırd edebiliyoruz ve adamlar gerçekten şu anda teknolojide, ekonomide dünya lideri (ki bu öyle ani bir atlama olmadığı için arkasında bıraktığı Amerika'da çöküş de başladı).

Son 20 yılda kaldığımız yer Japonyadan devam ediyoruz...

Bu sefer son 10 yıl içinde adından söz ettiren Tayvan, Kore, Singapur gibi daha batıya kayıyoruz (ki bunlar son beş yılda elektronik kopya teknolojide epey bir ileri gidip, ekonomilerini dünyaya kabul ettirdiler, ama orijinal bir kalkınma modeli olmadığı için bir yerde tıkandılar, eski güçlerini kaybetmek üzereler)
Şimdi sıra (batıya doğru dönmeye devam ediyoruz) geldi Çin’e.
Eee buraya kadar bu teori tutuyor ama bakalım Çinden sonra 5-20 sene sonra sıra yine bizim topraklarımıza gelince biz ne yapacağız?
Herkesin sırayla yakaladığı, gelişmişliğe paralel yaşanan, ekonomik ve teknolojik ilerlemeyi, dünyanın etrafında kendiliğinden dönen bu yörüngeyi, Osmanlı'dan sonra tekrar yakalayabilecek miyiz?


ONALTIKIRKALTI

23 Mayıs 2005 Pazartesi

İlk kez farkettim ve inanamadım...

anahtar sözcükler: ayna, gerçek, yüz

Nasıl olduysa oldu. Aynaya bakarken birden bugüne kadar aklıma gelmeyen bir şeyi farkettim...

Hiçbirimiz kendimizin gerçekte nasıl göründüğünü bilmiyoruz,
çünkü hep aynadaki yansımamızı
yani ters olan görüntümüzü görüyoruz
ve herkesin bizi karşıdan bakınca
aynen böyle gördüğünü düşünüyoruz.

Aradaki farkı anlamak için tanıdık,
yüzünü bildik birini aynanın karşısına geçirip
onun aynadaki görüntüsüne bakmak lazım.

Ne kadar garip
ağız kaymış gözler başka bir anlam taşıyor gibi...

aslında o da kendini aynadan yansıyan şekliyle biliyor ama
ben ona hiç aynadan bakmadım.
Aynadaki görüntüsüne bakıyorum başka biri gibi duruyor.
Aynadan görünen yüzüne bakmayı bırakıp kendisine dönüp
yüzüne bakıyorum her şey yerine oturuyor, her şey normal.

Demek ki ben de böyle farklı görünüyorum...

Aynı şey benim için de geçerli,
herkes beni aynada kendimi nasıl görüyorsam
öyle görüyor diye düşünüyordum
halbuki ne kadar acayipmişim.
Çok acayip çok... ama bu, insanın aklına bu kadar yıl sonra mı gelir?

19 Mayıs 2005 Perşembe

işine geldiği kadar protesto(!)...

anahtar sözcükler: gösteri, kürk, protesto

buraya aklıma ne gelirse yazacağım ve bunlar belki de birbirinden bağımsız saçma sapan şeyler olacak ama diğer yazdıklarımdan farklı bir şekilde aklıma ne gelirse yazmak güzel ve değişik olacak gibi... geçen gün yine aklıma öylesine estiler ünlü bir pop yıldızını protesto için toplanmışlar neymiş efendim kürk giyiyormuş allah allah sana ne kardeşim giyer giyer protesto edecek bir şey bulmayınca (daha doğrusu maçası sıkmayınca) batıdaki sosyal gruplar böyle şeylere kafa yoruyorlar ya bırakın allahaşkına bunlar bir numaradan çakmıyor evet ben de hayvanların kürklerinin kullanılmasına karşıyım ama madem bu kadar hayvanları seviyorsun o pop starın evinin önüne de git kardeşim bak bakalım kahvaltıda ne yiyor... salam vs yok mu? var... sen kürkü protesto ederken bir saat sonra mcdonaldsa gidip hamburger yiyeceğini düşünmüyorsun elaleme karışıyorsun yok hayvanları katletmenin şu kadarına izin veriyorum şu kadarı normal gibi sınırların varsa o protestoyu da hiç yapma... Bizim burada da aynen böyle oluyor insanlar seslerini çıkaramadıkları şeye eyvallah diyor ondan sonra saçma sapan şeyler için gösteri yapıyorlar mesela maç sonrası klüp binasının önüne gidip bağırıp çağırıyorlar yaaa bir dur be kardeşim ne yapıyorsun burada efenim biz haksızlığa uğradık protesto ediyoruz... bak bak bak e kardeşim niye işçiler, öğrenciler ya da deprem konutlarını yıllarca bekleyen insanlar haksızlığa uğrayınca protesto etmiyorsun anlamıyorum hiçbirini dağılın dağılın başımdan uğraşamam sizle ben...

ONALTIKIRKALTI

doğum günü dediğin nedir?

anahtar sözcükler: doğumgünü, hediye, kutlama

yine geldi geçti doğum günüm yine birşey anlamadım... artık iyice büyüdük her şeyde olduğu gibi bunda da bir anlam bir tad kalmadı... hiç bir doğum günümde çocukken alınan (üzerinde bonanza yazan) kırmızı kazağa sevindiğim kadar sevinemedim... zaten boktan bir fikir, kim çıkarmış, kim bulmuş... sanki ne haltettim de bu dünya için bir de doğdum diye millet kutlayacak... dünyaları verseler ne olacak... hem ben daha bilmiyorum doğum günümü siz nasıl emin olabiliyorsunuz... doğum günü hastanede annenin kucağına verildiğin gün müdür?
daha önce oluşmadın mı? daha önceden kapalı bir yerde de olsan var değil miydin?
nedir bütün bunlar, doğmadan önce yok mu sayılıyoruz? annenin karnında öldürseler hiç bir şey olmamış gibi davranabilir miyiz? hayır... e o zaman doğmadan önce de var olduğumu kabul ediyorsun... peki doğmadan önce de varsam, herkesin doğum günü olarak kutladığı ne? annemin biryerlerinin yırtılması mı?
kutlamayın kardeşim doğum günümü falan istemiyorum artık yeter... ben sizinkini kutluyor muyum? (seneye gelecek hediyeler güzel olursa bu yazıyı yeniden ele almayı düşünebilirim)
ne lan bu yarım ajanda... mayıs ayında ajanda mı hediye edilirmiş yuh lan yuh insan bir açma poğça falan alır bari...
:)

ONALTIKIRKALTI